Menu 0

    Üvercinka'dan baslayarak son 40 yilin en etkili sairi olmayi basaran Cemal Süreya'nin denemelerini, günlügünü, siir çevirilerini de içerecek Bütün Eserleri'ne onun eksiksiz bir siir toplami ile basliyoruz. Sevda Sözleri, ayni adla çikan eski baskilarinda yer almayan, -dergilerde ve mektuplarda kalmis- 20'nin üstünde siiri de içermektedir.
    1931 yilinda Erzincan'da dogan Cemal Süreya, yazdigi siirlerle Ikinci Yeni siirinin güçlü isimlerinden biri haline gelirken, dönemin edebiyat ortaminda oldukça önemli sayilan Papirüs dergisini kesintilerle üç kez çikarmisti.
    Behçet Necatigil'in Edebiyatimizda Isimler Sözlügü'nde ... buluslari ve söyleyis biçimiyle Ikinci Yeni siirinin karanligini giderdi; gelenekten yenilik yaratti; zarif, pariltili siirler yazdi. Kendi adiyla ya da Osman Mazlum imzasiyla, siir üzerine yazilari, elestirileri de aranan yazilari oldu diye tanimlanan Süreya, yazik ki bir türlü-Türk okuru önüne -hak ettigi halde- derli toplu edisyonlarla çikamamistir. Yapi Kredi Yayinlari, 1996 içinde düzgün bir Bütün Eserleri toplamina ulasmayi amaçlamaktadir.
    Tadımlık
    GÜL
    Gülün tam ortasında ağlıyorum
    Her akşam sokak ortasında öldükçe
    Önümü arkamı bilmiyorum
    Azaldığını duyup duyup karanlıkta
    Beni ayakta tutan gözlerinin
    Ellerini alıyorum sabaha kadar seviyorum
    Ellerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz
    Ellerinin bu kadar beyaz olmasından korkuyorum
    İstasyonda tiren oluyor biraz
    Ben bazan istasyonu bulamayan bir adamım
    Gülü alıyorum yüzüme sürüyorum
    Her nasılsa sokağa düşmüş
    Kolumu kanadımı kırıyorum
    Bir kan oluyor bir kıyamet bir çalgı
    Ve zurnanın ucunda yepyeni bir çingene
    AŞK
    Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
    Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
    Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
    Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
    Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı.
    Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
    Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
    Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
    Sanki hiç olmamıştı
    Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
    Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullar
    Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
    Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
    Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
    Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
    Çünkü iki kişiydik
    Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
    Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
    Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
    İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
    Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
    Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
    Sonrası iyilik güzellik.
    CIGARAYI ATTIM DENİZE
    Şimdi bir güvercinin uçuşunu bölüşüyoruz
    Gökyüzünün o meşhur maviliğinde
    Uzun saçlı iri memeli kadınlarıyla
    Bir Akdeniz şehri çıkabilir içinden
    Alıp yaracak olsak yüreğini
    Şimdi bir güvercinin
    Şimdi sen tam çağındasın yanına varılacak
    Önünde durulacak tam elinden tutulacak
    Hangi bir elinden güzelim hangi bir
    Bir elinde kızlığın duruyor garip huysuz
    Öbür elinde yetişkin bir günışığı
    Daha öbür elinde de kilometrelerce hürlük
    Çalışan insanlar için akşamlara kadar
    Toz duman içinde
    Bir elinle de boyuna ekmek kesiyorsun
    Biz eskiden de en aşağı böyleydik senlen
    Bir bulut geçiyorsa onu görürdük
    Bir minarenin keyfine diyecek yoksa onu
    Bir adam boyuna yoksulluk ediyorsa onu
    Ne zaman hürlüğün barışın sevginin aşkına
    Bir cıgara atmışsak denize
    Sabaha kadar yandı durdu
    NEHİRLER BOYUNCA KADINLAR GÖRDÜM
    Porsuk nehrinin geçtiği kadınlar
    Hepsine yüzer kere rastladım en azdan
    Umutsuz sevdalara tutulmak onlarda
    Bozkıra doğru seyrele seyrele yaşamak onlarda
    Verdi mi adama her şeylerini verirler
    Ben gördüm ne gördümse kadınlarda
    Porsuk nehrinin geçtiği
    Kızılırmak parça parça olasın
    Bir parça ekmek siyah, on kuruşluk kına kırmızı
    Taş toprak arasında türküler arasında
    Karanlıkta bir yanları örtük bir yanları üryan
    Kocaman gözleriyle oy anam bu kadar dokunaklı
    Kimler ürkütmüş acaba bu kadar kadını
    Dicle kıyılarına tiren varınca
    Büyük bir gökyüzü git allahım git
    Genel olarak önce kaşları görünür
    Sonra bütünsüz uykuları kaşla göz arasında
    Yanaklarında çıban izi taşıyan kadınlar
    Gül kurusu
    Bir gün sizin de yolunuz düşer memlekete
    Siz de görürsünüz bunları kadınlarda
    Ödevleri yenilmek olan hep
    Bıçakla kemik arasında
    Susmakla ağlamak arasında
    Yenilmek
    Kadınlar
    YAĞMURUN YAĞMASI İYİDİR
    Sonra o gider sesini yıkardı
    Telefonda saatlerce seviştiğinden
    O diye biri vardı galiba
    Ağzı da iyice vardı galiba
    Gece çiçeklerinden bir orman
    Pejmürde atlar pahasına
    Bira içerken saçları uzun
    Parmakları korkunç ve kalabalık
    Bir gece Aksarayda hiç unutmam
    Yüzümü ellemişti galiba
    Denize doğru gittikçe artan
    Bu yüz benim yüzümdü olsa olsa
    Yakasında kocaman bir düğme
    Sevinci bitiştiren acıya
    Ayıran kuşkuyu inançtan
    Yağmurun yağması iyidir
    Bir çerkez mızıkası gibi rengârenk
    İki adet kuş çantasında
    İŞTE TAM BU SAATLERDE
    İşte tam bu saatlerde bir yara gibidir su
    Yeni deşilmiş uçlarında sokakların, küçük uçlarında.
    Senin güneş sarnıcı gözlerin
    Ölüm yası içindeki bir evde
    Olmaması gereken bir şey gibi, kırılan bir ayna gibi.
    Bu saatlerde.
    Çarmıhını yanından eksik etmeyen bir İsa gibi
    Merdiven taşıyan bir adam görüyoruz
    Sırtında on iki basamak taşıyan bir adam görüyoruz
    Bu adamı ne kadar çok seviyorum, bu kuşu ne kadar
    Sen ne seviyorsun sen zaten sevince
    Alnınla ayıklarsın yeryüzünü,
    Çardaklar binaların ağızlarında
    Aşar gider kendi sınırlarını,
    Köpekler gizli bir dağı havlar.
    Bunlar iyidir diyorum bunlar senden haberli,
    Yoksa nerden bilecekler
    Karbon sınırında yaşayan balıklar
    Kovadan sızan hicret gününü,
    Peygamberin parmaklarına asıp paltolarını
    Nasıl girecekler tanrıevine
    Mucizesever müslümanlar,
    Ve On Binlerin Dönüşü sırasında
    Greklerin keçilerle çiftleştiği
    Dağ yolları neyle donanacak?
    Yine de yine de sevişirken
    Kullandığımız her kelime
    Hırsızın devirdiği eşya.
    Minibüslerle morarmış sokaklar
    Buğdayın parayla değişildiği
    Paranın ekmekle değişildiği
    Ekmeğin tütünle değişildiği
    Tütünün acıyla değişildiği
    Ve artık hiçbir şeyle değişilmediği acının.
    O sokaklarda.
    Saatler yağmuru gösteriyor,
    Bugün bu küçük salı günü
    Her şeyi eksik İstanbulun, tepelerinden başka,
    Yalnız Galata
    Galata
    Gecenin bodrumlarında beslediğ

    Devamı
    Format :Kitap
    Barkod :9789753634564
    Yayın Tarihi :2019-06-12
    Yayın Dili :Türkçe
    Baskı Sayısı :75.Baskı
    Sayfa Sayısı :320
    Kapak :Karton
    Kağıt :1.Hamur
    Boyut :135 X 195
    Emeği Geçenler :
    Yazar   : Cemal Süreya
    Yazarın Diğer Eserleri
    İlgili Eserler